
Telefon
+90 (242) 314 34 34
Adres
Fener Mah. Tekelioğlu Cad. No:7 Lara Antalya
Böbrek Kanseri
BÖBREKTE YER İŞGAL EDEN KİTLELER
Bu kitleler birkaç değişik şekilde sınıflandırılabilirler:
Benign (iyi huylu) - Malign (kötü huylu)
Kistik (içi sıvı dolu) - Solid (içi dolu)
A. Benign (İYİ HUYLU) Tümörler
BÖBREK KİSTLERİ
ADENOM
ANJİOMİYOLİPOMA (Hamartom)
ONKOSİTOM
Jukstaglomerüler tümör
Hemangiom
Fibrom
Lipom ve diğerleri
B. Malign (KÖTÜ HUYLU) Tümörler
1. BÖBREK ADENOKANSERİ
[Böbrek hücreli kanser (renal cell ca) Hipernefrom, Grawitz tümörü]
2. Wilms tümörü (Nefroblastom)
3. Sarkomlar
4. Metastatik böbrek tümörleri
BENIGN (İYİ HUYLU) PARANKİMAL TÜMÖRLERİ
ADENOM
Tubuli epitelinden gelişen böbreğin en sık görülen solid ve benign tümördür. (%7-22). Adenomun büyüklüğüyle orantılı olarak (3 cm nin üzerinde) habisleşme (malignleşme) potansiyeli artar. Bu nedenle parsiyel yada radikal nefrektomi gerekebilir.
ANGIOMYOLIPOM (HAMARTOM)
Böbrek tümörlerin %5’ini oluşturur. Anjiomyolipom kapsülsüz, sarı-gri renkte, yuvarlak veya oval süratle büyüyen, lokal invazyon yapan benign bir tümördür. Tuberosklerozisli hastaların %50’sinde renal hamartom vardır ve iki yanlıdır (bilateraldir). Orta yaş kadınlarda daha sık görülür. Saf angiomyolipom ise genelikle soliterdir ve tek taraflıdır. Yağ, düz kas ve damardan zengin olan anjiomyolipom 6 cm. nin üzerinde olduğunda; intrarenal, perirenal kanamalar sonucu lomber ağrı, hematüri, hipertansiyon ve hemorajik şoka neden olabilir.
Tanı: Ultrasonografi (US), Bilgisayarlı tomografi (CT) veya Magnetik rezonans görüntüleme (MR) ile (içeriğindeki yağ dokusundan dolayı) rahatlıkla konur. Angiomyolipom’un takibi önemlidir. 6 cm ‘ye ulaşıncaya kadar tedaviye ihtiyacı yoktur. Senelik US takibi yeterlidir. Problem yaratan durumlarda; acil nefrektomi, parsiyel ya da nefron koruyucu nefrektomi veya embolizasyon yapılır.
ONKOSİTOM
Böbrek solid tümörlerinin %3-5’ini oluşturur, %6’sı bilateraldir. Erkeklerde kadınlardan daha sık ve 40 yaşlarından sonra görülür. Genellikle asemptomatiktir (şikayete yol açmazlar). Belirli boyutlara ulaştığında mikro ya da makrohematüri, lomber ağrı ve kitle görülebilir.
Histolojik olarak düşük grade (grade I) ‘li okositomlar eosinofilik, granüler stoplazmalı, uniform büyük hücrelerden oluşur ve benigndir.
Tanı: US, CT ile konulur. Böbrek kanserinden ayırt edici tanısı zor olduğu için düşük grade’li küçük hacimli (3 cm’den küçük) tümörlerde parsiyel nefrektomi yüksek grade’li veya büyük hacimli tümörlerde radikal nefrektomi yapılır.
MALIGN (HABİS) TÜMÖRLER (Tm)
Böbrek adenokanseri; Renal Cell (hücreli) Ca (kanser), Hipernefrom veya Grawitz tümörü gibi isimlerle de anılır. Bütün malign tümörlerin %3’ünü, böbrekteki malign tümörlerinin de %86’sını oluşturur.
Genellikle 40-70 yaşları arasında, en sık 60 yaşlarında görülür. Erkeklerde kadınlara oranla 2-3 kez daha sıktır.
Sebep kesin olarak belli olmamasına rağmen; genetik faktörler; gelişmiş ülkelerde yaşayanlarda (tanı yöntemlerinin daha kolaylıkla kullanılmasına bağlı olarak); yağ ve kolesterolden zengin beslenenlerde; kadmium, asbest, petrokimya ve deri sanayisinde çalışanlarda; sigara içenlerde böbrek kanseri riskinin daha yüksek olabileceği bildirilmiştir.
Patolojisinde; yuvarlak-oval, kirli sarı renkte yer yer hemorajik, nekrotik, kistik ve kalsifik alanları yer yer yumuşak ve sert alanlar içeren pseudokapsüllü bir tümördür.
Histoloji:
Proksimal tubuli epitelinden gelişen böbrek kanseri histopatolojik olarak şeffaf, granüler ya da sarkomatoid hücrelerden oluşan ve aynı tümörde birden fazla hücre tipi içeren strüktürel olarak tubuler, papiller, kistik ve solid yapıdan oluşur.
Derecelendirme (grading):
Böbrek adenokanserinde diferansiyasyonun önemi pek yoktur.
Metastaz:
Böbrek adenokanserinde tanısı konulduğunda olguların %40-56’sında metastaz gelişmiştir.
Direkt yayılım:
Başlangıçta intrarenal olan tümör ekspansif (çevre dokuya doğru genişleyerek) olarak gelişir, tümör çevresindeki böbrek dokusunu iterek böbrek konturunu (dış yapısını) bozar. Aynı şekilde kaliksleri ve pelvisi iterek pelvikalisiyel deformasyona (bozulmaya) neden olur. Zamanla böbrek fibroz kapsülünü geçerek perirenal yağ dokuya, Gerota fasyasına, çevre doku ve organlara ulaşır, böbrek fikse (sabit, hareket etmeyen) kitle halini alır.
Hematojen (kan yoluyla) yayılım:
Tümör çoğu kez erken dönemde böbrekiçi venlerine infiltre olur. Zamanla börek içi venlerde tümör trombüsü (pıhtısı) görülür ve daha sonra tümör trombüsü vena renalise ve vena cava’ya kadar ilerleyebilir. Bazen vena cava’yı tamamen oblitere (tıkayabilir ) edebilir. Uzak metastaz yine venöz yolla en sık akciğer, sonra sırasıyla karaciğer, kemik, beyin ve diğer böbreğe yayılır.
Lenfojen yayılım:
Böbrek pedikülü (damarlarının girdiği bölge) çevresindeki lenf bezlerine sonra diğer lenf bezlerine ve başta akciğer olmak üzere diğer organlara metastaz yapar.
KLİNİK BELİRTİLER
Geç evrede ortaya çıkmakla birlikte 3 ana bulgusu vardır.
1. Hematüri (kanlı idrar yapma),
2. Lomber (bel) ağrı,
3. Kitle
Bunların dışında; varikosel, hipertansiyon, halsizlik, kilo kaybı, anemi, ateş ve metastazlara ait semptomlar da yine ileri evrelerde görülebilmektedir.
Muayenede; ancak zayıf kişilerde ve ilerlemiş vakalarda böbrek ele büyümüş bir kitle olarak gelebilir.
TETKİKLER
İdrar analizlerinde makroskopik yada mikroskopik hematüri, anemi (kansızlık), sedimentasyon yükselmesi, ayrıca hiperkalsemi (kan kalsiyumunun yükselmesi), hipertansiyon, polisitemi (kandaki kırmızı kürelerin fazla olması)
Ultrasound: Solid ya da kistik böbrek tümörlerinin tanısında tanı değeri %90’dadır. İlk yapılması gereken tanı yöntemidir.
Ürografi (DÜSG-İVP): Böbrek konturlarında büyüme, düzensizlik ya da bombeleşme, psoas gölgesinde silikleşme, pelvikalisiel deformasyon, alt kutup tümörlerinde üreterin mediale itilmesi, parankim harabiyeti sonucu fonksiyon kaybı izlenir.
Bilgisayarlı Tomografi (CT): Doku dansitesi (yoğunluğu) ölçülerek tümörün, benign ya da malign olup olmadığı %90 doğrulukta belirlenir. Aynı zamanda lokal yayılım, regional lenfadenopati ve renal ven ya da vena cavada tümör trombüsü, karaciğer, dalak metastasları tanısı CT ile mümkün olmaktadır.
Renkli Doppler US ve Cavagrafi: CT’de saptanan şüpheli tümör trombüslerinde yapılmalıdır.
Renal Angiografi: Solid tümörlerin ayırıcı tanısında CT’nin yetersiz kaldığı olgularda damarları kasacak bir madde ve boya verilip içi boyandığında; tümörlü alanlarda oluşan yeni damarlarda kasılma (kontraksiyon) olmamasıyla ayırt edici tanı yapılır.
Uzak metastazlara yönelik Akciğer grafisi veya Akciğer tomografisi, kemik sintigrafisi evrelendirme için yapılmalıdır.
TEDAVİ
Böbrek habis tümörlerinin tedavisinde 1. Cerrahi, 2. embolizasyon 3. immüno-terapi seçenekleri mevcuttur.
CERRAHİ TEDAVİ
Teknik olarak açık cerrahi ve laparoskopik cerrahi teknikleriyle yapılabilmekte ve kendi içinde de tümörün cinsine, yerleşimine , büyüklüğüne, tek veya çift taraflı olmasına, hastanın genel durumuna ve sonuçta cerrahın tecrübesine göre;
a. Radikal nefrektomi
b. Nefron koruyucu cerrahi
(Kısmi (partial) nefrektomi veya tümör enükleasyonu (sadece tümörün çıkartılması)) şeklinde yapılabilmektedir.
RADYOTERAPİ
Böbrek kanseri radyorezistandır (radyasyona dirençlidir). Ancak palyatif amaçlı uygulanabilir.
KEMOTERAPİ
Böbrek kanserine belirgin etkili olan tek ya da kombine sitostatik ajan yoktur. Birçok kombine tedavi denenmişsede etkisi %5-10 oranında ve kısa sürelidir.
İMMÜNOTERAPİ
Son yıllarda interferonun tek başına veya interferon ile vinblastin ve interleukin kombinasyonu kullanılmakta fakat sonuçlar yüz güldürücü değildir.
PROGNOZ (YAŞAM BEKLENTİSİ)
Erken evrelerde 5 sene için % 90 -100 iken, ileri evrelerde bu oran % 20’ lere kadar düşmektedir.
Bu sebeple;
rutin check - up’ların (tüm batın ultrasonografilerin) önemi çok açıktır. Hastalık ne kadar erken tanınırsa tedavisi o kadar kolay ve başarılı olabilmektedir. !!!
NEFROBLASTOMA (WILMS TÜMÖRÜ)
Embriyolojik bir tümör olan nefroblastoma en sık 1-3 yaşları arasında nadiren erişkinlerde görülür. Çocukluk çağı tümörlerinin %5’ini ve çocuk solid organ tümörlerinin %26’sını oluşturur. %5 bilateraldir.
Tümör genellikle büyük ve soliterdir. Kıvamı yumuşak kesitte yer yer hemorajik (kanama), nekroz ve kistik alanlar bulunur, pseudokapsüllüdür (yalancı kapsüllü).
YAYILIM
Böbrek kanserlerinde olduğu gibi direk, lenfatik, venöz yolla metastaz yapar. Tümör kısa zamanda süratle büyür komşu doku ve organlara yayılır. Lenfatik yolla regional lenf bezlerine, venöz yolla akciğere, karaciğere, sürrenal, kemik ve beyine uzak metastazlar gelişir.
KLİNİK BELİRTİLERİ
Kitle; En önemli bulgudur. Kitleye bağlı olarak batında asimetri vardır.
Ağrı: %20-30 oranında karın ağrısı vardır.
Hematüri: Olguların %10’unda görülür.
Ateş - bulantı, kusma, konstipasyon - Hipertansiyon - Varikosel görülebilen diğer semptomlardır.
TEDAVİ
RADİKAL NEFREKTOMİ ve sonrasında da; patolojisindeki hücre cinsine göre KEMOTERAPİ ve / veya RADYOTERAPİ ‘dir.
Kemoterapi‘de actinomysin D, vincristin, doxorubisin, adriamisin gibi ilaçlar 6 ile 15 ay kadar kullanılmaktadır.
Erken evrelerde yakalandığında cerrahi sonrası sağ kalım % 100‘e yakındır.